1- karşıdaki insanın ne istediğini bilmemesi
2- karşıdaki insanın elinde beğendiği bir örneğin olması ve "buna asla benzer istemiyorum" deyip aynısını istemesi
3- karşıdaki insanın internetle bile bir alakası olmadan, web sitesi istiyor olması ve olmayacak veya olmaması gereken şeyleri talep ediyor olması
4- karşıdaki insanın internetten ve tasarımdan anlamadığını farketmesi sonucu, anladığı şeyi tasarıma yansıtmaya çalışması.
Bunları örneklendirelim ve daha anlaşılır olsun.
"Nasıl birşey istiyorsunuz?"
1- Ben bilemiyorum, şöyle nokianın sitesi gibi sade birşey olsun ama "xxx" inşaat firmasının sitesi gibi de olsun, çünkü bizde aynı işleri yapıyoruz.
Burada söylememe gerek yok, xxx inşaat firmasının sitesi uçup kaçıyor, koyu renkler ve gereğinden fazla karmaşık
2- Ben "xxx" sitesine hiç benzemeyen bir site istiyorum, aynı işi yapacağız bir de sitemiz aynı olmasın
3- Ben böyle motosiklet olsun istiyorum sayfanın girişinde, o gidiyor gibi olsun, arada ön tekerleri havaya kalksın takla atsın öbür tarafı dönsün patinaj atsın
4- Bana farketmez, yapın bişey bakalım
Bu tür müşterilerle yaptığınız ilk tasarım
1- Sade ve düzenlemesi xxx firması gibi
2- Tamamen verilen örnekten farklı bir site
3- Yolda motosiklet gidiyor efektli falsh bir tasarım
4- Kafanıza göre ve de öyle olduğundan özenerek hazırladığınız bir tasarım
Bu tür müşterilerle yaptığınız ilk tasarım sonrası konuşmalar
1- "Bu hiç olmamış bence, ben daha değişik birşey istiyordum"
2- "Bu nedir böyle, ben hayal kırıklığı içindeyim yaniiiii, napcam bilemiyorum, kırıldım, mutsuzum ve ümitsizim, siz bu işi yapamayacaksınız gibi gözüküyor, benim istediğim site bu değil ki."
3- "Bu motor yavaş gidiyor biraz daha hızlı gitsin"
4- "Şimdi yukarıdaki butonların üzerinde ne var öyle?"
"Bir dakika çok küçük bende anlamıyorum, şuradan bakayım, evet, xxx var"
"Yok bizde xxx yok, onun yerine xyz koyun"
Bu tip insalarla o kadar çok uğraştım ki artık yöntem olarak şunu benimsedim,
İlk iki gruptaki müşteriler gerçekten ne istediklerini biliyorlar ve de bunu itiraf etmiyorlar, daha doğrusu hiç tasarım ve yazılımdan anlamadıkları için, buldukları ilk örnek onlara en güzel tasarım gibi geliyor. Bu durumda yapılacak en iyi şey beğendim dedikleri, aynısı olmasın dedikleri sitenin prensipte aynısını yapmak. Sağda logo mu duruyor, logoyu oraya alacaksınız, renk pembe mi, pembe yapacaksınız.
3. gruptaki insan için allah yardım etsin, motor hızlandıktan sonra dönmesi istenir, sonra amuda kalkması, bu gruptaki insanlara en baştan teknik olarak istediklerinin çok zor yapıldığını ve hatta yapılamayacağını anlatmalısınız, sizden istemeye korkmayacaklardır, ücrete bağlayarak sınırlarınızı daraltabilirsiniz, aksi halde motor en son mars yörüngesinden dönüp dünyaya alevler içinde düşer.
4. grup için de tasarıma adamın işiyle alakalı hiçbirşey eklememek en akıllıca yöntem olacaktır. Yani kaldırın butonların üzerinden ne koyduysanız, sadeleştirin ama üzerine gelince renk değiştirtin vs vs.
Kimsenin frekansı ve zevki sizinle zaten aynı olamaz, bunu beklemek saçma olur. Tasarım standartları Türkiye genelindeki müşteriler için bağlayıcı bir nokta asla olmaz ama işin sonunda sizin tasarım standartlarında (çözünürlük 1024'de tam görünsün, menü solda olsun, cok scrol olmasın vs vs) yaptığınız tasarım tamamen değiştikten sonra, gelip scroll olmasa mı acaba diyeceklerdir? Artık çok geç değil mi deyip gülüp geçtiğinizde siz de benim gibi hissedeceksiniz.
2 hafta bir müşteriye tasarım beğendirmeye çalıştığım olmuştu, bu sürede 10 farklı tasarım yapmıştım ve en sonunda buna benzemesin dediği bir sitenin aynısını kopyalamıştım da beğenmişti. O gün benim için dönüm noktası ve tasarımı bıraktığım gündür. Darısı başınıza tasarımcı arkadaşlar, allah kurtarsın :)
Bu ruh halimi yansıtan şarkı
People are crazy and times are strange
I’m locked in tight, I’m out of range
I used to care, but things have changed
I’ve been walking forty miles of bad road
If the Bible is right, the world will explode
I’ve been trying to get as far away from myself as I can
Some things are too hot to touch
The human mind can only stand so much
You can’t win with a losing hand